featured

ÇİNGENE ÇADIR TİYATROSU

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olma sürecinde kültürel, sosyal sorunları ile konu olan ülkemizin Roman vatandaşları 14 Mart 2010 yılında Roman Açılımı ile tanışmasını sağlamıştır. Aradan geçen 11 yıllık süre içinde 2016 yılında hazırlanan “Ulusal Stratejik Roman Eylem Planı” Resmi Gazete’de de yayımlandı. Roman Açılımında küçük adımlar atılmış ise de, bütüncül bir sosyal politika üretilemedi. Devletin resmi hafızasında yer alan Roman yurttaşlarımızın sosyal sorunları güncelliğini korumaktadır. Dönemin siyasi atmosferinde Roman yurttaşların ayrımcılığa dikkat çekilmiş, barınma sorunlarına TOKİ’ye talimat verilerek konut yapılma sözü verildi. İstenilen hedefe ulaşılamadı. Roman topluluklar, yaşam kültürüne uymayan binalarda oturmaya mecbur bırakıldı. Büyük bir çoğunluğu oturdukları binaları terk etti. Eski yaşam alanlarını arar oldu. Dönemin başbakanı kürsüden “Ben Roman kardeşlerimi o derme çatma binalarda görmek istemiyorum. Ben artık Roman kardeşimi çadırlarda görmek istemiyorum. Onların insanca yaşamasını istiyorum” demişti. 11 yıl içinde köprülerin altından çok sular aktı. Ayrımcılık, önyargı bitmediği gibi, insanca yaşam halen bulunamadı. Gecekondu, çadır yaşamı da sona ermedi. Günümüze baktığımızda Roman açılımında duyulan heyecan, çoktan heyelânın altında kalmış durumdadır. Roman açılımının coşkusu çadıra yansımadı ancak bu süreçte mantar gibi Roman derneklerinin kurulmasına heyecan oldu. Roman dernek enflasyonunun yaşandığı bu süreçte Roman STK’lar Roman yurttaşlara yönelik Demokrasi, temel haklar, hak arama konularında yeterli olmuş mudur? Toplumsal dokuya temas edebilecek çalışmalar üretebilme başarısı yakalayabildi mi? konularını irdeleme zorunluluğu doğmuştur.

Roman sivil toplum örgütlenmelerinin bütünlüğüne bakıldığında topal ördek konumundadır. Hak temelli yaklaşımlar içinde olduklarını söylemek mümkün olamayacaktır. Roman dernek başkanlarının büyük bir çoğunluğu eğitimsiz, vasıfsız Roman sorunlarına sahip çıkacak yetenek ve beceriden yoksundur. Çoğunluğu sosyal güvenceden yoksundur. Romanlar üzerinden beslenme sanatına dönüşen çalışmalar ayrı bir sorundur. Ahlak ve samimiyeti sormaya gerek kalmıyor. Çünkü bu anlayış çoktan kurudu. Siyasi partilere yandaş olmayan Roman dernek başkanlarını bulmak şans topunu bulmaya benzer. 2000’li yıllarda başlayan Roman Sivil Toplum Örgütlenmeleri, Roman yurttaşlarımızın temel hakları konusunda yeterli derecede sesi olamamıştır. Roman derneklerini AB Projeleriyle tanıştıranlar Roman olmayan kişilerdir. Sebebi AB Fonlarının kullanılmasını sağlamaya yönelikti (?) Proje bilgi ve deneyimi olmayan Roman dernekleri, ilk önceleri farklı gruplara dağıldılar.
Roman açılımında Romanların sesi olarak ortaya çıkanlar istenilen önderliği, hak savunuculuğunu sağlayamadılar. Geneli kendi tahtının peşine düştü. Sonraki gelişmeler indiregandi hareketlerine dönüştü. Kurulan Roman dernekleri kendi aralarında iletişim kuramamaları, birliktelik oluşturamamaları, kendilerini yönlendiren farklı grupların içinde yer almasını sağladı. Birleştirici tek konu fonların (EURO) olmasıydı. Zamanla fon tartışmaları kopuk uçurtmaya döndü. Dedikodu hiç bitmedi.  Duruma vakıf olan grubun başındakilerin fon konularındaki bilgilerinin olması kolaylaştırıcı etkiler yaratmıştır. Tartışılması gereken projelerin etkileri, olumlu yansımalarını konuşmaları gerekirken üzücü tartışmaların önünü açmalarıdır.
SOSYAL MEDYADA ROMAN TARTIŞMALARI CADI KAZANINA DÖNÜŞTÜ.
Roman dernek başkanlarının sosyal medya hesaplarında eleştiriye açık olmayanlar, dengesiz tavırlar, hasetlik, fesatlık düşüncesine girenler tam bir çirkinlik içinde hayretle izlenmektedir. Üzücü olanlar, daha dün birbirlerine ağır hakaret edenler,  dedikodu üretenlerin kendi çıkarları için projeler içinde birliktelik yaratmaları hangi karakterin örneğidir. Bu davranış ahlaksızlık değil de nedir? Küskünlerin barışması elbette güzel gelişmelerdir. Ancak en azından belden aşağı sözler söylenmemeliydi. Roman STK ağları genelde AB Projelerine dayalı bir çalışmadır. Roman sorunlarını benimseme anlayışından tam olarak söz etmek hayalcilik olur. Dernek, federasyon, konfederasyonlar arasındaki lider olma yarışları ayrı bir vakadır. Osmanlı veliaht savaşlarına dönmüş durumdadır.
On yıllık Roman hak mücadelesinde yer alan biri olarak, ben de farklı bir oluşum olan RODA ağının içinde yer aldım. Hatta bu ağın kurulmasında etkin kişi bendim. Önceleri faydalı çalışmalar yürütmeye çalıştığımıza inanıyorum. Yurt dışında Roman meselesinin boyutlarını görme, yerinde inceleme olanağı buldum. Ağdaki kişilerle küskünlüğüm, dargınlığım, para tartışmamız hiç olmadı. RODA ağında projelerde sadece katılımcı pozisyonunda yer aldım. Bir anlamda figüran olduğumu düşünüyorum. Halen içlerinde gönül olan dostlarım var. Ağda her bir çalışma, proje bazında ilerledi. Kendi içimizde durum değerlendirmesi hiç olamadı. Katıldığımız her bir toplantı bir projenin ürünüydü. Ağda bulunan dernekler projelere dâhil ediliyor, şeffaflık, hesap verilebilirlik ortada yoktu. Roman vatandaşlara yönelik gelişen olumsuz haberlere yönelik hak temelli yaklaşımlar altında, RODA ağının başkanı bir bülten hazırlar, üye dernekler yazının altına ilave edilerek basında çıkması sağlanır. Oysa hazırlanan yazı metni ortak alınmış bir karar gibi basına servis edilir. Yazı metninin içinde ismi yazılan derneklerin genelde sonradan haberi olur. Hak savunuculuğun bütünselliği yazılı metinlerde kalır. Dernek başkanlarının meseleyi ne kadar benimsediği her zaman soru işaretine maruzdur. Ağda yaşadığım çok sayıda olumsuz örnekler şeffaflık ve samimiyetin olmadığını gösterdi. Raziye durumdan memnundu oysa benim gönlüm bu tür yapılanmalara razı değildi. RODA ağından umutsuzca, sessizce ayrılmayı uygun bulmuştum. Roman projeleri üzülerek ifade ediyorum, kazanç kapısına dönüştürüldü. Bu durum sistemin yarattığı bir gelişmedir. Bu durum sadece RODA ağı için geçerli değildir. Diğer oluşumlarda böyledir. Oluşum sebepleri projelere yöneliktir.

ROMAN HAK SAVUNUCULUĞU TİCARETE DÖNÜŞTÜ
Roman dernek başkanlarının bazıları, sosyal medyada eline mikrofonu alıp konuşmaya, yazmaya devam edenlerin geldiği durum tiyatro içinde içler acısı bir durumdur. Nasıl mı?
Çok eski yıllarda, bazı Roman aileler para kazanma amaçlı il/ilçelerde kurulan panayırlarda eğlence çadırları kurarlardı. Bunun yanında uzun bir tahta üzerine serilen çeşitli markalarda sigaralar dizilir, uzaktan atılan halkaların içine giren sigaralar atan kişinin olurdu. Bu bir ticaret anlayışı idi. Bu işin ticaretini yapan Romanlar para kazanırdı. En görkemlisi eğlence çadırı idi. Büyük bir çadırın içinde Roman müzisyenler müzik icra eder, Çingene kızlar çadırın içinde dans ederdi. Çadırın müşterisi genelde köylü sınıfıydı. Harman sonunda kazandıkları paranın bir kısmını bu eğlence çadırlarında dans eden Çingene kızlarına bahşiş altında harcarlardı. Çadıra kafası çakırkeyif gelenler çoğunlukta idi. Erkeklerin bazıları çadır içinde kendi başlarına oynarken, arkadaş grubu olarak gelenler, karşılıklı müziğin ritmiyle kendinden geçerdi. Çingene eğlence çadırlarının içinde Kavgaların çıktığı günler bile olurdu. Çadırın içi tam bir curcunaya dönerdi. Türkiye’de Roman Sivil Toplum Örgütlenmelerinin geldiği durum Çingene eğlence çadırından farksızdır.

TATLI SU KURNAZLIĞI, YOKSULLUK EDEBİYATINI SÜRDÜRME GAYRETLERİ
“Roman topluluklar için dışlanmaya yönelik temel endişeler; bireyi topluma bağlayan yapısal, kültürel, ahlâki ve iktisadi bağların parçalanması ve aile istikrarsızlığı üzerinde yoğunlaşmaktadır” konusu hiç tartışılmıyor. Mesele doğrular üzerinden değil, projelerde “Roman edebiyatı devam etsin” mantığı ile hareket ediliyor.
Mesele tatlı su kurnazlığıdır. Var olan projeleri sürekli kullanma çabalarıdır. İyi de projeler Roman toplulukların merkezine inmiyor. Birilerinin midesi şişiyor, gecekondunun ne hak temeline, ne de çaresizliğine derman olmuyor.  Türkiye’de Roman hak savunucusu olarak görülen kişiler, duvarın arkasından çıkmalı, mesele doğrular üzerinden konuşulmalıdır.
Çingene eğlence çadırından ayrılan köylünün biri, köyündeki evine gitmiş. Eşi ”buğday parasını ne yaptın Hüsmen Ağa?” demiş. Hüsmen ağa  “Çadırda bıraktım” demiş. Roman dernekleri bizler, geride ne bıraktığımızın farkında mıyız?

Turan Şallı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
ÇİNGENE ÇADIR TİYATROSU

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin