Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği, Dünya Su Günü dolayısıyla açıklama yaparak; “Gelecek nesillere nitelikli içme suyu kaynakları bırakabilmek, yeraltı su kaynaklarının sadece içme suyu amacıyla kullanılmasıyla mümkündür.” ifadelerini kullandı.
Edirne Çevre Gönüllüleri, Dünya Su Günü’nde Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği, Edirne Tabip Odası ve Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi tarafından Edirne Valiliği ve Edirne Belediyesi’nin desteğiyle 22 Mart 2015 Dünya Su Günü’nde gerçekleştirilen “Çeşmeden İçilebilir Su” başlıklı Su Sempozyumu’nun sonuç bildirgesini kamuoyu ve kurumlarla paylaşalı yedi yıl geçtiğini hatırlatıldı.
“Meriç Nehri’mizde olduğu gibi ticari amaçlarla kum ocağı, beton santrali gibi faaliyetlerle ekolojik sisteminin bozulmasına yetkililerin izin vermemesi gerekmektedir. Su kaynaklarının çevresi ağaçlandırılmalı ve sürdürülebilir doğal ortamlar yaratılmalıdır. Su kaynakları tarım ilaçları taş ocakları çarpık kentleşme ve ilkel sulama teknikleri ile kirletilmemelidir”denilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Geçen süre içinde Edirne’nin isale hattı ve su arıtma tesisleri yenilendi. Kullanım suyu olarak Kayalı barajının devreye alınması, tarımsal kirlenmeye maruz kalan Süloğlu barajının devre dışı bırakılması da çok önemli diğer bir değişiklikti. Devam etmekte olan şehir içi altyapı çalışmalarıyla da en azından su hatlarının yenilendiği bölgelerde içilebilir şebeke suyu kapımıza kadar geldi diyebiliriz. Tabi binalarımızda bulunan su depolama sistemlerinin ne kadar sıhhi olduğu sorusuna, uygun, yeterli ve bakımlı cevabı verebiliyorsak. Bu konuda kurumlar bir denetim ve yaptırım yöntemi üzerinde duruyor mu henüz bilmiyoruz.Diğer yandan, mevsimsel kuraklık nedeniyle Kayalı barajının suyu tükenince yetkililer bir dönem için Süloğlu barajını tekrar devreye sokmak zorunda kaldılar. Fosil yakıt kullanımı temelli yaşanan küresel sıcaklık artışları nedeniyle yaşadığımız bu sorunun önümüzdeki süreçte de tekrarlanacağı anlaşılıyor. Yakın geleceğin insanlık için zorlu geçeceği artık bir safsata değil. Tüm bilim insanları, gerekli önlemler alınmazsa dünyanın hızla kuraklık ve kıtlığa sürükleneceğini söylüyor. Özellikle tatlı su kaynaklarının korunması için acil ve nitelikli önlemler alınmazsa tüm canlı türlerinin ciddi bir yok oluşa sürükleneceğini artık çocuklar bile biliyor. Dünya su gününde, anmadan geçilmesi mümkün olmayan diğer bir konu, Istıranca dağlarında pırıl pırıl doğan derelerin birleşerek oluşturduğu Ergene Nehri’nin, bir türlü denetim altına alınamayan sanayi tarafından kirletilmesi nedeniyle neredeyse bütün bir Ergene ovasına ölüm kusan, simsiyah bir zehre dönüşmüş olmasını tüm Trakya halkı endişe ve dehşet içinde izliyor. Akılcı su kullanımı konusunda kayda değer adımlar atılması beklenen bir dönemde, tersine daha vahşi yaklaşımlarla su hakkı ve kullanımı; ticari işletmelere kiralanarak, satılarak, yapılaşmaya açılıyor. Zaten yaşayacağımız aşikâr olan iklim krizi adeta derinleştirilerek, gelecek nesillerin haklarının gasp edilmesinde bir sakınca görülmüyor. Bugün mevcut yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın korunması ve geleceğe taşınması meselesi artık rantiyeci politikacıların, çıkar çevrelerinin insafına bırakılamayacak kadar yaşamsal önem arz ediyor. Sorumlu merciler hangi suyun ne miktarlarda, hangi sektörlerde kullanılacağını, endüstriyel ve kentsel atık suların bir an önce arıtılarak uygun yerlerde kullanımını sağlamak zorundadır. Ayrıca yeraltı ve yerüstü sularımızın kirletilmesi, Meriç Nehri’mizde olduğu gibi ticari amaçlarla kum ocağı, beton santrali gibi faaliyetlerle ekolojik sisteminin bozulmasına yetkililerin izin vermemesi gerekmektedir. Su kaynaklarının çevresi ağaçlandırılmalı ve sürdürülebilir doğal ortamlar yaratılmalıdır. Su kaynakları tarım ilaçları taş ocakları çarpık kentleşme ve ilkel sulama teknikleri ile kirletilmemelidir.Gelecek nesillere nitelikli içme suyu kaynakları bırakabilmek, yeraltı su kaynaklarının sadece içme suyu amacıyla kullanılmasıyla mümkündür. Suyun tasarrufu için önemli ve teşvik edici başka bir yöntemde halktan alınan su bedellerinin tüketime endeksli olarak fiyatlandırılmasıdır. Az tüketenin daha düşük bedelle su kullanabilmesi sağlanmalıdır.Bir başka önemli konu damacana ve pet şişe suyu satıcılarının denetimidir. Halk sağlığı açısından şişelenmiş suların gün ışığına ve sıcağa maruz kalmayacak şekilde depolanması sağlanmalı, uygunsuz depolama koşullarına izin verilmemelidir. Ekolojik yıkımın gelecek dönem içerisinde de mevcut, mutlak kar amaçlı politikalar ile devam edeceği maalesef açıktır. Odağına doğa ve insanı alan anlayışın ancak su varlıklarının tüm canlıların ortak kullanımına geri verilmesi ile hayata geçeceğinin bilinciyle, sulak alanların yok edildiği ve kirletildiği bir ülkenin susuz kalacağını, susuz bir ülkenin de açlığa doğru hızla sürükleneceğinin farkında olarak yetkilileri uyarıyoruz.” Kaynak: Edirne Gerçek Gazetesi
Yorumlar kapalı.