featured

Edirne Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Edirne denilince aklımıza her sokağı buram buram tarih kokan bir kent gelir.  Bu kent, 662 yıldır  Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne tanıklık etmiştir. İşte bu tarihi de kitap haline dönüştüren Edirne sevdalısı, akademisyen, araştırmacı, şair ve yazar Trakya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Özcan Aygün, Edirne ile ilgili araştırmalarına ve yazdığı kitaplara iki tane daha ekledi. “Edirne Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” ile “Türk Edebiyatında Kırkpınar Yağlı Güreşleri” isimli kitaplar, Edirne’de Ceren Yayınevi tarafından yayımlandı.  
Trakya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Özcan Aygün, yayımlanan kitaplarını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemâl Atatürk’e, Millî Mücadeleye gönül vererek Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına destek veren tüm silâh arkadaşlarına, Türk Edebiyatına, Türk Tarihine, Türk Sporuna, Türk Kültür ve Medeniyetine armağan ettiğini ifade etti
Kitapların önsözlerinin 19 Mayıs 2023’te tamamlanması dikkat çekerken, basılma tarihleri de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılına tekabül ediyor. Bir başka dikkat çeken nokta ise 5-7 Temmuz 2023 tarihleri arasında Edirne Sarayiçi Er Meydanı’nda yapılacak olan etnospor âbidesi Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin ise 662. Yılına basılı olarak hazırlanmış olması.
Kitaplarda 2022 yılı dahil olacak şekilde Edirne, Balkan yarımadası, Rumeli hakkında çeşitli bilgilerin yanında, Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin ortaya çıkışı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan güreşler, Cumhuriyet öncesi ve sonrası ülkemize ile dünyaya nam salmış pehlivanlar, güreşlerin Yunanistan Simavna’dan Edirne’ye alınması, Cumhuriyet sonrası Kırkpınar Başpehlivanları, ağaları hakkında da kronolojik ve biyografik bilgiler içeriyor. Yazdıkları edebi eserlerde Kırkpınar Yağlı güreşleri, güreş terimleri-teknikleri ile nam salmış başpehlivanlarına yer vererek onları ölümsüzleştiren ediplere ve örneklere başlı başına bir bölüm olarak yer verilmesi ise bugüne değin yapılmamış önemli bir çalışma. Özgün olmasının yanı sıra önemli bir boşluğu da doldurmuş, kendisinden sonrakiler için yol gösterici öncü bir çalışma aynı zamanda.
Kitapların arka kapak tanıtım yazıları da hayli ilgi çekici ve eserler içerisindeki bilgileri özetler nitelikte:
“İnsanlar gibi şehirlerin de bir kimliği vardır. Başkentlik yapmış olanların bu kimliği ise çok daha özel ve farklıdır. Başkentlik görevini tamamlasalar ve bu vazifelerinin üzerinden asırlar geçse de bu şehirler her zaman geçmişine dair önemli izler taşırlar. O şehirler, mazilerini asla unutmazlar. Tarihin altın sayfalarında üstlendikleri görevlerden dolayı bütün ihtişâmıyla ve en vakur halleriyle zamana karşı dimdik ayakta dururlar. Kısacası şehir asla unutmaz ve unutturmaz. Hele ki bu şehir tarih içerisindeki değeriyle, coğrafik özellikleri, jeopolitik, jeostratejik konumu ve önemle, asırlardır sinesinde barındırdığı kendisiyle bütünleşmiş güzellikleriyle Edirne ise…
‘Sultanların şehri, şehirlerin sultanı’ Edirne. Tunca, Meriç ve Arda nehirlerinin kıyısında nazlı nergis çiçekleri gibi bütün güzelliğiyle salınıp duran Edirne. On yedinci asrı gülistanları, güzelim “Edirne gülü” kokularıyla mest eden, bademliklerinde yetişen bademleri ve badem ezmesiyle olabildiğince sinesindekileri zinde tutan, kendine has endemik bir tür olan sümbülüyle kent ahalisini âşinâsı oldukları sümbül kokularıyla uhrevi âlemlere taşıyan Edirne. Sarayı, Darüşşifa’sı, camileri, mescitleri, medreseleri, külliyeleri, kapalı çarşıları, türbeleri, sebilleri, köprüleri, mesire alanları, saray mutfağı ve sultanlara lâyık sofralarıyla dillere destan olmuş; bilhassa dünyanın dört büyük şehrinden biri olma mührünü aynı asra kalıcı olarak vurmuş Edirne.
1361 yılında fethiyle başlayan Kakava şenlikleri, 6 Mayıs’taki Hıdrellez ritüelleri ve bir etnospor âbidesi olarak Türklerle bütünleşmiş olan yağlı güreşlerin olimpiyatı olarak kabul edilen “Tarihi Kırkpınar Güreşleri” ve yiğitlerin lâkaplarıyla anılıp harman olduğu, peşrevde birbirlerini tarta durduğu, cazgırın dualarla, salavatlarla seyircilere takdim ettiği “Sarayiçi Er Meydanı”. Rumeli’de Balkanlara geçen ilk öncü isim Sarı Saltuk’la başladığı bilinen, “pehlivanların pîri” Hz. Hamza ile bütünleşen davul zurna eşliğinde kıran kırana güreşler… Etnospor âbidesi olarak yaşayan gerçek efsane Kırkpınar…Türklerde “Alp-eren” tipi, karakteri ve özellikleriyle de bütünleşen pehlivanlar ve nihayetinde Kırkpınar ile tescillenen  başpehlivanlar…Altın Kemer takan Ağalar…”
“Edirne Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” adlı eser şu ifadelerle tanıtılıyor:
“Edirne zaman içerisinde Kırkpınar Yağlı Güreşleriyle, güreşçileri ve güreş teknikleriyle de özdeşleşmiş ve Türk Edebiyatında bu yönleriyle de işlenir olmuştur. Elinizdeki kitap güreş sporunun Dünyada ve Türk coğrafyalarındaki tarihi gelişimini, Türk Güreş çeşitlerini, Türk Yağlı Güreşinin asırlar içerisindeki seyrini, Rumeli ve Balkanlarda Sarı Saltuk ile birlikte bütünleşmesini gösteren ilk örnek olma özelliğini de taşımaktadır. Edirne’nin kesin olarak fethedilişinden günümüze kadar 662 yıldır yapılan “Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” hakkında da bilgiler vermektedir.  Nasıl işlendiğini de ortaya koymaktadır.  Yanı sıra fethinden günümüze kadar tarihi seyri içerisinde Edirne ile bütünleşmiş özellikleri ve güzellikleri de dile getiren bir kitaptır.”
“Türk Edebiyatında Kırkpınar Yağlı Güreşleri” adlı eserin son tanıtım yazısı paragrafı ise şöyle:
“Edirne zaman içerisinde Kırkpınar Yağlı Güreşleriyle, güreşçileri ve güreş teknikleriyle de özdeşleşmiş ve Türk Edebiyatında bu yönleriyle de işlenir olmuştur. Elinizdeki kitap Türk Edebiyatının asırlar içerisindeki seyrinde ve değişik dönemlerinde Kırkpınar güreşlerinin ne şekilde anlatıldığını verilen örneklerle gösteren ilk örnek olma özelliğini de taşımaktadır. “Şâirler Otağı” olan Edirne’de 662 yıldır yapılan “Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” Türk Edebiyatında şâir ve yazarlarca nasıl işlendiğini de ortaya koymaktadır.  Bunun yanı sıra Edirne’nin fethinden günümüze kadarki tarihi seyri gözler önüne seren, Edirne ile bütünleşmiş bütün özellikleri ve güzellikleri de dile getiren özelliklere sahiptir.”
Özcan Aygün, kitaplarını babasının şahsında Sarı Saltuk’tan itibaren “Türk gibi güçlü” sözünü cihana yayan, Kurtdereli Mehmet’e, kendi maaşından ödenek bağlatarak Türk güreşine destek veren Mustafa Kemâl’den Kırkpınar Ağalarına, asırlar içerisinde “Alperen” karakteriyle özdeşleşmiş, namıyla anılarak Kırkpınar Yağlı güreşlerinde güreşen tüm pehlivanlara, Kırkpınar’ı yazdıkları edebî ve ilmî eserlerle ölümsüzleştirenlerin cümlesine ithaf ettiğini belirtti. Haber Merkezi

2
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Edirne Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin