featured

SES’ten Ömür Erez’in Öldürülmesine Tepki: ‘Sistemin Kendisi Şiddeti Doğuruyor’

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

SES Edirne Şubesi Kadın Sekreteri Filiz Çakar Başkan, İstanbul Kartal’da bir Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan hemşire Ömür Erez’in uğradığı saldırı sonucu öldürülmesine tepki göstererek, sistemin kendisinin şiddeti doğurduğunu ve Sağlık Bakanlığının  ölüm sessizliğine tahammüllerinin kalmadığını ifade etti.

SES Edirne Şubesi Kadın Sekreteri Filiz Çakar Başkan yaptığı yazılı açıklamada, “Kadına ve sağlıkçıya yönelik her türlü şiddeti durduralım! Şiddete karşı sesimizi yükseltelim!” diye seslenirken özetle şunlara yer verdi: “Sözün bittiği yerdeyiz! Tahammülümüz kalmadı! Nefes alamıyoruz! Tükendik! Güvenli ortamlarda çalışmıyor, her an şiddet tehdidi altında inanılmaz bir stresle yaşıyoruz. Kadına ve sağlık emekçilerine yönelik şiddet her geçen gün her geçen dakika artıyor. Şiddet pandemisi ile karşı karşıyayız. Biz artık bir meslektaşımızın kılına dahi zarar gelmesini istemiyoruz. Bir şiddet failinin daha serbest bırakıldığını, bir suçun daha cezasız kaldığını görmek istemiyoruz. Artık bağlı bulunduğumuz bakanlığın ölüm sessizliğine tahammülümüz kalmadı. Ölüyoruz! Ve hal böyleyken çalışamıyoruz. Bırakın çalışmayı nefes dahi alamıyoruz.

Dün ise çok acı bir haberle sarsıldık. Hiç birimiz bunun gerçek olduğuna inanmak istemedik. İstanbul Kartal’da bir Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan hemşire arkadaşımız silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Bu ülke kadınları korumuyor! Kadınlar her gün tanıdığı ve hatta tanımadığı erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor ve gerekli mercilere başvurduklarında, hayatları için koruma istediklerinde bile yalnız bırakılıyor. Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir atmosferde, iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam ediyor. Cezasızlık politikasından ve iktidarın kadın düşmanı politikalarından cesaret alan erkekler her gün en az 3 kadını katlediyor. Bu ülkede kadınlar her gün evde, işte, sokakta, erkek şidd etine maruz kalmakta, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı her alanda saldırı gelişmekte. Bu ülke kadına yönelik şiddet faillerini cezalandırmıyor! Bu ülke kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor! Her bir cezasızlık haberi bir sonraki potansiyel faili cesaretlendiriyor. Ömür Erez yalnızca bir erkek tarafından katledilmedi. İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler, tacize, tecavüze, istismara, kadın katliamlarına, LGBTİ+lara yönelik nefret söylemleri ve ekranlarda cinsiyet eşitsizliğini savunan siyasetçiler, erkek yargı, kadın düşmanı politikalar katletti.
Evet biz sağlıkçılar yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.
Nasıl bir sağlık hizmet düzenidir ki, resmi rakamlara göre bile her gün 50 sağlık çalışanı sözlü ya da fiziksel olarak şiddete maruz kalmaktadır. Hastaneler artık sağlıkla değil şiddetle anılmaktadır. Mevcut sağlık sisteminde herkes mutsuz, en çok da sağlık emekçisi mutsuzdur. Sağlıktan mutlu olan tek kesim sağlıkta dönüşüm sayesinde oylarımız artmıştır diyenlerdir. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servis kapısını barikat ile kapatmaya çalışan sağlık çalışanları halen hafızalarımızdadır. Hasta yakınlarının tekmeli saldırısına uğrayan gebe hemşire, kafasında mermer blok kırılan hekim, boğazı kesilmeye çalışılan sağlık emekçisi, her gün her dakika elinde bıçakla, tabancayla sağlık emekçilerini canlarıyla tehdit eden yeni bir hasta yakını haberi almaktayız.
Bu ülke kadınları ve sağlık emekçilerini korumuyor! Sağlık sistemini içinden çıkılmaz bir hale getirip sağlık emekçisini toplumun önüne bir suçlu gibi fırlatıyor! Sağlık emekçisine yönelik şiddet cezasız kaldıkça bir hak arama eylemine dönüşüyor! Sağlık emekçileri ne kadar değersiz görüldüklerini, beyaz kod verdiklerinde bile hiçbir şey olmadığını gördükçe tükeniyor! Bu ülke sağlıkta şiddeti cezalandırmıyor, hatta ellerini ovuşturarak izliyor, bu sayede oyları artar mı onun hesabını yapıyor!
Olan biteni akılla, vicdanla, insanlıkla izah edebilmenin olanağı kalmamıştır. Yaşanan bunca şiddet vakasına rağmen ne yazık ki gelinen noktada samimi adımların atılmadığını, şiddetin hız kesmediğini görüyoruz. ‘Sağlıkta Şiddet Yasası‘ göstermeliktir, sağlık emekçilerinin tepkilerini sönümlendirmek içindir, üstelik etkin biçimde de uygulanmamakta, saldırganlar karakolun ön kapısından girip arka kapısından çıkmaktadır. Olan “şikâyetçi olduğum için yeniden saldırıya uğrar mıyım” endişesiyle baş başa kalan, artık aracını park ettiği otoparka giderken can güvenliği kaygısı yaşayan sağlık emekçisine

olmaktadır. Ülkemizdeki şiddet iklimi ve faillere yönelik cezasızlığın şiddeti körüklediğini biliyoruz. Dünden bugüne yöneticilerin sağlık çalışanlarını şiddetin hedefi haline getiren itibarsızlaştırıcı söylemleri bugün geldiğimiz noktanın en önemli sebeplerindendir. “Sağlıkta Dönüşüm Programı” sağlık çalışanlarının canına kastetmektedir. Bu program sonucu oluşturulan kışkırtılmış sağlık talebi, muayene sürelerinin 5 dakikaya kadar indirilmesiyle göğüslenmeye çalışılmakta, yıllık acil servis başvuru sayısı toplam nüfusundan fazla olan dünyadaki tek ülke olmamızla sonuçlanmaktadır. Artan angarya ve iş yoğunluğu altında ezilen sağlık çalışanları her gün dozu artan şiddet olguları ile karşı karşıya kalmaktadır. Hal böyleyken güvenlik önlemleri yetersiz, fiziki imkânlardan yoksun hastanelerde 5 dakikada bir hasta bakmaya çalışmak da yine biz sağlık emekçilerine düşmektedir. Nice sağlık emekçisi şiddet sonucu hayatını kaybetmiştir, hepsini saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Pandemi sürecinde yüzlerce sağlık emekçisi alınmayan önlemler sonucu hayatını kaybetmiş, sağlık emekçilerinin iş yükü bunca artmışken, hastalık ve ölüm riski karşısında iş yaparken özlük haklarında da mali haklarında da herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır.
Artık yeter, sağlık emekçilerine yaptıkları işe yabancılaşmış durumdadır. Hayatlarıyla meslekleri arasına sıkıştırılan, emeklerinin karşılığı ödenmeyen sağlık emekçileri bu cendereden kurtuluş olmadığını düşünmekte, mesleklerini yurtdışında yapmanın imkânlarını araştırmaktadır. Memlekette kalanlarsa özellere akın etmektedir. Kendisi de bir özel hastane zinciri patronu olan Sağlık Bakanı bu durumdan hoşnut bile olabilir ancak bundan zarar görenler yine özellerde çalışan sayısı arttıkça mali haklarında gerileme yaşayacak olan, iş güvencesinden mahrum bırakılmış sağlık emekçileri olacaktır. Gerekli önlemlerin alınması için daha ne beklenmektedir? Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Hekim, hemşire, ebe, teknisyen, idari memur, sağlık işçisi, bu ülkenin tüm sağlık emekçileri olarak bizler şiddete, şiddeti özendiren tüm politikalara karşıyız. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı İstanbul sözleşmesinden ve sağlıktaki şiddete karşı etkin mücadeleden asla geri adım atmayacağız. Şiddetle yüz yüze kalan tüm sağlık emekçilerine sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Özcesi bu sistemin kendisi şiddeti doğurmaktadır. Sağlık eme kçilerinin haklarını ve halkın sağlık hakkını koruyup geliştirecek başka bir sağlık sistemi mümkündür. Bu sistemi inşa edinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Başta sağlık bakanlığı ve çalışma bakanlığına çağrımızdır: Bir an önce gerekli tedbirleri almak ve sorunun çözümü için işkolunda örgütlü emek ve meslek örgütleri ile birlikte acil bir toplantı organize edilmesini
ve şiddete karşı acil eylem planı oluşturmaya çağırıyoruz. İşkolu emekçilerine de yapacağımız eylem ve etkinlikleri daha güçlü ses vermek adına desteklemeye çağırıyoruz. Halkımıza çağrımızdır: Bu sistemin sorumlusu biz değiliz diyor ve sizleri başka bir sağlık sistemi mümkün diyen biz sağlık emekçileri ile birlikte mücadeleye etmeye çağırıyoruz.” Kaynak: Edirne Gerçek Gazetesi

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
SES’ten Ömür Erez’in Öldürülmesine Tepki: ‘Sistemin Kendisi Şiddeti Doğuruyor’

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin