featured

ÇERİBAŞI ACİLEN ERKEN SEÇİM İSTİYOR

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çingene/Romanlar, Türkiye toplumu içinde çok farklı bir kültüre sahip olmanın yanında yaşam kültüründe demokrasi tanımına yabancı değillerdir. Tarihsel uzantılı göçebe/gezginci olmalarının temeli aslen bir zorunluluk idi. Zorunluluk geçim pratikleri ile ilgiliydi. Bu pratiklerinden dolayı Osmanlı hanedanlığı Çingenelerden alınması gereken haraç vergisi olan Cizye vergisini almakta bir hayli zorlanıyordu. Bu durumu farklı bir vergi toplama metodu haline getiren Osmanlı, Çingenelerin başına Çeribaşı düzeni altında yeni bir yapılanma getirdi. Maksat Çingenelerden yılık haraç vergisini Çeribaşılarını kolaylaştırıcı olarak kullanmak, vergi tahsilatını gerçekleştirmekti.

Osmanlı, zaman ve mekân içinde yoksullukla boğuşan Çingeneleri, Çeribaşı marifetiyle Çingenelerden elde ettiği gelirleri Osmanlı memurlarına teslim ettiği yazılı belgelerde mevcuttur. Zaman ve mekân içinde Çingenelerden vergi toplama hususu adaleti veya hizmeti sorgulanmış olacak ki, dönem dönem çeribaşı seçimleri yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Görülüyor ki, adaletin eşit yürütülmediği, yoksulluğun varlığı, hizmetin para ilişkilerine dönüşmesi insanları demokrasi (!) anlayışını sorgulamasına neden oluyor.
Zaman ve mekân içerisinde saltanat süren Osmanlı hanedanlığı, egemenliği altında bulunan etnik kimliklerin hepsini kul olarak görmekteydi. Osmanlı hanedanlığı Çingenelerin bahar kutlamalarından biri olan Kakava kutlamalarının üçüncü günü yıllık vergi olan Cizye (haraç) için Çingenelerin ekonomik varlıklarına çökmüştür. Gariban Çingeneler gözyaşlarına boğulmuştur.
Ne yazıktır ki, ülkemizde kangrene dönüşen usulsüzlükler, rant, insan kayırma, yandaş olma, verilmesi gereken yasal hizmeti maddi çıkara dönüştürme, bunlar yetmezmiş gibi biri çıkıp “bu milletin a……k……” diye ahlaksızca küfür etmesi, Türk toplumu olarak üzerimize ölü toprağı serilmiş gibiyiz. Maalesef geldiğimiz durum çok vahim doğruları yazmaktan korkuyor, gelecek kaygısı yaşıyoruz, “aman başıma bir şey gelir mi?”
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düşüncesinde olan toplumlar hiçbir zaman aydınlık günler göremezler. Demokrasi kültürü olgunlaşmamış toplumlar, içinde bulundukları siyasi rejimin baskısı altında yaşamaya mecbur bırakılmışlardır. Siyasetçinin en sevmediği insan tipi bilinçli ve eğitimli olanlardır. Bu nedenle kendi siyasal, ekonomik düşüncelerinin yanında toplumda kendisinin görmek istediği insan tipini yaratmaya çalışırlar. Romanlar açısından bu pek mümkün değildir. Çünkü çok farklı özgür düşüncelere sahiptirler. Demokrasisi gelişmeyen ülkelerde devleti yöneten siyasetçilerin işleri kolaylaştırıcı olduğu her zaman görülmüştür. Kendilerine özgü demokrasi anlayışı yaratırlar. Osmanlı hanedanlığı benzeri tutum içerisinde bulunurlar. Herkesi kendinin marabası konumuna getirmek isterler. Biat kültürü isterler. Özgür düşünceye gem vurmak isterler. Demokrasiyi bazen dini referans, sosyal refah, milli-manevi değerler üzerinden yönetim mekanizması geliştirirler.
Demokrasi bazen trene benzetilir. Basın özgürlüğünü savunurken bir yandan da gazetecilerin kendi haklarında yazdıkları eleştiriler aba altında sopa göstermeye kadar varır. Bazen de dolaylı yönden tehdit edilirler. Korku imparatorluğu yaratmak isterler. Bir de iktidarların siyasal gücüne sarılan bazı kamu yöneticileri vardır. Bulunduğu makamı kullanarak /amir konumundan faydalanarak özel yaşamını sıkıntıya sokacak ilişkiler yarattığı çok görülmüştür. Hatta içinde bulundukları makamı şahsi çıkar ve servet zenginliğine dönüştürenler de zaman zaman basına yansımaktadır. Sırtını merkezi hükümete dayayanların yanında yerel yönetimlerin gücünden yararlananlar kraldan çok kralcı olduğu görülür. Demokrasi bunun neresinde? Vicdan ile cüzdan arasında kaldığı kesindir.
Sonuç; “Ahlak”, “Hak”, “hukuk”, “adalet” bunun neresinde?
Çok eskilerde göçebe/gezginci Çingene topluluklarını yöneten çeribaşıları vardı. Geniş anlamda çayır başları, çerge Çingenelerin başıydılar. Çingeneleri ne kadar ahlâklı ve adaletli yönettikleri belirsizdir.

Eski göçebe/gezginci Çingeneler başlarında bulunan Çeribaşılarını belli dönemlerde değişime gider, seçim yapılırdı. Seçim günün koşullarında ne kadar adaletli olduğu bilinmemektedir. Eğitim/ okuma yazma kendileri gibi hep fakir kaldığından kayıt altına alınmadı. Romanlar kendi pratikleri içinde seçime gittikleri muhakkaktır. Sonuç olarak adı konan ”seçim” anlayışı vardı. Şimdilerde Çeribaşı sembolik, Roman toplumunda eski saygınlığı kalmadığı gibi itibar yönünden de epey fakirdir. Menzilahir Mahalle çeribaşılarından olan Salih Küçükcivan okuma yazma fakiri olsa da demokrasiyi az çok bilen adamdı. Gerçeği kendisi Roman değildi. Arap kökenli, lakabı “Koçan Sali” idi. Çok küçük yaşta çerge çadırlarına bir şekilde karışmış. Anneme gülümseyerek ”anne bizim Çingeneler çalmış olabilir mi?” Annem “niye çalsınlar ki, küçük yaşta kimsesiz bir çocuktu, çalıpta ne yapacaklar, hepimizden fazla esmerdi, herkeste çocuk vardı, garibim aramızda büyüdü kardeş gibi ona sahip çıktık” demişti.
Demokrasi bilincine az çok sahip olan Çeribaşı Salih Küçükcivan tahminen 1990’lı yılın başında bir gazeteye verdiği demeçte Hükümetin icraatlarından memnun olmayıp erken seçim istemişti. Küçükcivan ekonomik sıkıntıdan söz ediyor “acilen seçim” diyordu. Küçükcivan gazeteye verdiği demeçte “artık işin şakası kalmadı. Başbakan biran evvel karar vermeli. Ya erken seçime evet, ya da Çeribaşı Mahmut’a (Salih Küçükcivan) para göndermeli. Çünkü beş yılda bir yapılan çeribaşı seçimleri geçimlere yetmiyor. Çingeneler ekonomik zorluk içinde dişini sıkıyor, ekmek lazım. Bazıları fevkinde. Sessizce seçime razı göstereceğiz. Zaten o yüzden ihraçlar, skandallar, gensorular var. Eğer mutlu son şeklinde tecelli ederse” diyerek röportaj müzik eşliğinde sona ermiş. Dikkat çekici bir hususta nakit darlığından da şikâyetçi. Çeribaşı yaklaşık 27 yıl önce yaşama veda etti. O günkü koşullarda ülke gerçeğine vurgu yaptığı anlaşılıyor. Bu günkü siyasal rejim gereği gensoru, ihraçlar bütünüyle ortadan kalktı.
“EĞER MUTLU SON ŞEKLİNDE TECELLİ EDERSE”
Ancak skandallar hâlen yerinde duruyor. Millete küfredenler kazanlarını para ile dolduruyorlar. Çeribaşının ve Çingenelerin içinde bulunduğu zor ekonomik koşullar bugün toplumun büyük bir çoğunluğunu kaplamış durumda. Bazıları fevkaladenin fevkinde, alta kalanın canı çıkıyor, feryat yükseliyor. Bugün Salih Küçükcivan yaşamış olsaydı söyleyeceği tek şey “acilen erken seçim” derdi.
Son sözü kendisinin sözü ile bitirmek gerekirse; “Eğer mutlu son şeklinde tecelli ederse”

Turan ŞALLI

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
ÇERİBAŞI ACİLEN ERKEN SEÇİM İSTİYOR

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin