Edirne ve Edirne’ye hizmetten uzak bir siyaset anlayışı,
Seçim propagandalarında hükümet gücü ve olanaklarının kullanılarak eşit koşullarda adil bir seçim olmasının engellenir olması,
Parti içi iktidar, güç, nema tartışması içinde senin adamın, benim adamım anlayışı,
Vizyonsuz, öyküsüz, ilkesiz bir seçime gidiyor olmamız;
Edirne’miz ve biz Edirne Halkının hak ettiği bir seçim olmayacağının göstergeleridir.
Seçim çalışmalarının yapıldığı bu günlerde Edirne halkına hizmet için varım diyen başkan adaylarından;
Belediyenin Edirne halkına verdiği; su, imar, ulaşım gibi öncelikli çevre ve çevre sağlığı hizmetlerinin yanı sıra, kentsel alt yapı, temizlik ve katı atık, itfaiye, zabıta, acil yardım, kurtarma ve ambulans, defin ve mezarlık vb hizmetlerin neler olduğu,
Bu hizmetlerin nasıl ifa edildiği ve bu hizmetlerin daha iyi nasıl olabileceği,
Söz konusu olan ve verilmeyen hizmetlerin neler olduğu, bunların gerçekleştirilmeme nedenleri ve bu nedenlerin ortadan kaldırılabilmesi için ne gibi çözüm çalışmaları yaptığı hakkında Edirne Halkının bilgilendirilerek, sosyal hizmetin dil, din, ırk, düşünce ve cinsiyet ayırımı yapılmaksızın sosyal adaletin gerçekleştirilmesi konularında bilgi, söylem ve vaat beklenirken, aksine beklentinin Edirne ve Edirne’ye hizmetten uzak bir siyaset anlayışı içinde olduğudur.
Kişisel vizyonu ve gücü ile değil, merkezde oturan, Edirne ve Edirne Halkını tanımayan güç sahiplerinin atamaları ile koltuk gücüne işaret edilenlerin nasıl bir hizmet vereceği Edirne Halkı için merak ve şüphe edilen bir konudur.
Seçim kazanmanın, doğru aday, ilke, vizyon ve seçmeni heyecanlandıracak öykü ve strateji olduğu unutulmamalıdır.
Edirne Belediyesi uzun yıllardır CHP’li bir belediyedir.
Ancak görünen o ki bu seçimlerde parti içi yaşanan olaylardan dolayı seçmenini kaybetme riski olasıdır.
Çünkü parti içi; biz olmaktan uzaklaşarak ben olma arayışları “Benim adamım senin adamın veya onun adamı gibi” içine girmiş olması, Edirne’nin geleceğinden daha önemli görülüyor olması, seçim kazanma için toplumda heyecan uyandıracak bir öykü üretmiyor.
Seçmenin ilgilenmediği ve seçim kazandırmayacak parti içi koltuk kavgaları var oldukça yeni bir öykü ya da vizyon için, ne bir söylem ne de bir eylemden söz edilebilir.
Gözlenen o ki; Edirne’den kopuk bir siyaset anlayışı, parti içi çekişmeler, güç, nema tartışması içinde partiyi tümüyle rehin almış gözüküyor.
Böylesi bir durumda seçim ve seçimlerin kazanılması olanak dışı.
Bu durumun bertaraf edilmesi için ise yapılması gerekenler;
Birincisi, bugüne kadar giderek daha da kötüleşen parti içi çatışmaları sonlandırarak çıkar amaçlı senin adamın- benim adamım ilişkilerine son vermek,
İkincisi, parti ile seçmeni arasında giderek yaygınlaşan ve derinleşen güven krizi ve duygusal kopuşu durdurmak,
Üçüncüsü, sorunların merkezden değil yerelden çözülecek olması mantığının ele alınması (Yetki ve sorumluluğun yerele verilmesi),
Dördüncüsü, madem Atatürk’ün kurduğu bir parti, o zaman Atatürk ilke ve devrimleri ile hareket etmesi gerektiğinin altının çizilmesi ve nihayetinde sivil toplum ile de bağlantılı olmanın gerekliliğidir.
Çünkü sivil toplum “nasıl bir Edirne yönetimi”, “nasıl bir Edirne” sorusunu sorar ve bu soruya yanıt arar; dirençli Edirne, yaşanabilir Edirne, erdemli Edirne, yaşamdaş-dirençli Edirne, adil Edirne, kapsayıcı Edirne; tüm bu sıfatlarla nasıl bir Edirne yönetimi istediği üzerine çalışır.
Sivil toplum; şüphesiz ki, adayın kim olacağı, kim olması gerektiği üzerine odaklanmaz. Önemli olan, “kim” değil, aksine “nasıl ve hangi vizyon ve ilkeli bir aday” sorusu ve bu sorudan çıkan tartışmalar ve çalışmalardır.
Sivil toplum “nasıl bir kent yönetimi”, “nasıl bir Edirne” sorusunu sorar ve bu soruya yanıt arar. Aynı şekilde, Edirne Halkının, demokratik ve adil olarak hizmet alıyor mu, vb. sorularla Edirne Belediyesi çalışmalarını eleştirel ve yapıcı olarak sorgular.
Sivil toplum sosyal sermaye yaratarak toplumda farklılıklar arası güven ilişkisini güçlendirir. Yani, gönüllülük anlayışı ile farklı kimliklerin ve toplumsal katmanların birlikte çalışmasıyla oluşan sivil toplum örgütleri, hem yıkıcı kutuplaşmaya karşı farklılıklar içinde birlikte yaşama kültürünü güçlendirir, hem de bunu yaparken seçimler sonrası kendisini değersiz hisseden, içine kapanan değişim ve demokrasi isteyen seçmenin yeniden canlanmasına ve partilerini doğru hedefte etkilemesine yardımcı olur.
Özetle sivil toplumun “nasıl bir Edirne yönetimi”, “nasıl bir Edirne” sorularına yakışır cevaplar verebilecek; vizyon ve öyküsü olan ilkeli bir belediye başkanı ile bir beş yıllık yolculuğa çıkma beklentisinde olan biz Edirne Halkı olarak bu yolculukta verdiğimiz oyların takipçisi olacağımızın bilinmesini de isteriz. Yani;
“OY VERDİK, KOY VERDİK” olmayacak.
Yorumlar kapalı.