Kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmaları kadına yönelik şiddetin adıdır.
Kadınların doğumla birlikte, hatta doğum öncesinde maruz kalmaya başladıkları bu şiddet türü; doğacak kız çocuğunun cinsiyeti sebebiyle, aile içinde ve yakın çevrede iyi karşılanmaması, kız çocuklarının cinsiyetleri sebebiyle okula gönderilmemesi, aile içinde veya dışında fiziksel, cinsel saldırılara maruz bırakılması, zorla evlendirilmeleri, kadının erkek çocuk doğurmadığı için aşağılanması, kadına yönelik tecavüz tehdidi, evlilik içi tecavüz, namus cinayetleri, çalışma yaşamına girmesinin engellenmesi, düşük ücretle çalıştırılması, iş yaşamına erkeklere kıyasla alt pozisyonlarda işe başlamaları, ev içi emeklerinin göz ardı edilmesi, insan ticareti gibi birçok olumsuzlukları içinde barındıran şiddet biçimi olup insan hakkı ihlalidir.
Kadına yönelik işlenmiş ve işlenmekte olan bu şiddet biçimine karşı, toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etmiştir.
25 Kasım 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti‘ni diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo‘ya karşıtlığıyla bilinen MirabalKardeşler Patria, Minerva ve María Teresa; üç kız kardeşin, 1930 yılından itibaren diktatör Rafael Trujillo karşı vermeye başladıkları mücadelenin, 1960-1961′ yıllarında ülke geneline yayılarak halkın diktatörlüğe karşı mücadele etmeleri ve mücadelenin diktatörlük polislerince bastırılmış olması, akabinde aynı gün içinde üç kız kardeş ile şoförleri Rufino de la Cruz’un dövülerek öldürülmeleri, işlenen cinayetin örtbas edilmesi için cesetlerin bir cipe konularak uçurumdan aşağıya atılıp olaya kaza süsü verilmeye çalışılmasının halk tarafından inandırıcı olmayışı, kız kardeşlerin kurdukları ClandestineHareketinin, kız kardeşlerin öldürülmelerinden sonra de devam ederek bir yıl sonrasında (1961) diktatörlüğün yıkılmasında önemli rol oynaması olayında, diktatörlüğün sonlandırılması için uzun yıllar mücadele verip 25 Kasım 1960 yılında öldürülen üç kız kardeşin anısına, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1999 yılında ki toplantısında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etmiştir.
Ülkemizde Kadına Yönelik Şiddete karşı mücadele, şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik bilgilerinin değiştirilmesine kadar birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yasalaştırılarak yürürlüğe konulan 6284 sayılı kanun etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor. Kadınları korumak ve şiddeti önlemek için oluşturulan 6284 sayılı kanunun yasalaşma dayanağı, (bir gece yarısı tek adam tarafından kaldırılan)İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından mümkün olabilmiştir.
Türkiye’de gerçekleşen kadına yönelik şiddet eylemlerinden en önemlisi “namus meselesi, namus temizleme, töre” vb. gerekçelerle öldürülen kadınlar (kadın cinayetleri). 2023 yılı Ekim ayı dahil ülke genelinde 253 kadın cinayeti ve 194 şüpheli kadın ölümü olmak üzere toplamda bilinen 447 kadın hayatını kaybetmiş. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümlerinidurdurmak ve bu ölümlerin yaşanmaması için somut çözüm önerilerini hayata geçirmek devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için, 6284’ün etkin uygulanır olması gerekiyor. Zira 6284 kadınlar için hayati önem arz eder. Kadınların etkin korunması için tedbir kararları uygulanmalı, süreç takip edilmeli, devletin tüm birimleri kadınların haklarını ve hukuklarını korumalı, görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri cezasız kalmamalıdır.
Cemile ÖZEKER
Yorumlar kapalı.