featured

BELEDİYELER KENTSEL BELLEK OLUŞTURMA ve MUHAFAZA HİZMETİNDEN SORUMLUDUR

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son yıllarda sıkça dillendirilen ve güncel hayatımızda yerini alan kavramlardan birisi de şehir hafızası olarak bildiğimiz ve belediyeler tarafından da muhafaza edilen Kentsel bellektir. Kentsel bellek konusuna son zamanlarda artan ilginin tesadüf olmadığını, zira kentlerin geçirdiği hızlı değişimin yalnızca, geçmişe dair bir düzenleme yapma gereksiniminden kaynaklanmadığı, düzenleme adı altında yaşadığımız kenti, semti, mahalleyi, sokağı, evi, ağacı kaybetme tehlikesi ile yüz yüze kalışımızı da bizlere gösteren kentsel bellektir.
Kentsel belleği anlamak için, öncelikle sorulması gereken, kentten ne anladığımız ve onu nasıl kavradığımızdır. Zira kentsel belleğe olan gereksinimin temelinde, kentlerin söz konusu hızlı değişimi yer almaktadır. Öncelikle, kentlerin neden bu denli hızlı değiştiği üzerine düşünmek gerekir. Bunun için de kentin ve kentsel belleğin nasıl kavranacağını sorgulamak gerekiyor.
İnsanoğlu yerleşik hayata geçtiği günden bu yana, değişen ihtiyaçları doğrultusunda sürekli değişen yaşam alanları meydana getirmiştir. Coğrafyanın, iklimin, topografyanın etkisiyle farklı biçimlerde şekillenmiş bu yaşam mekânı olan alanlardan biriside , toplumsal yaşamın sağlandığı kent dediğimiz ortak yaşam mekânlardır. Ortak yaşam mekanlar dediğimiz kentler, yalnızca doğal süreçler ve fiziki çevre ile sınırlı değildir. Doğal süreç ve fiziki çevreyle birlikte, sürekli etkileşim halinde olan insan eylemi ve toplumsal yaşam, kenti üreten ve şekillendiren temel bileşenlerin bütünüdür. Bir başka deyişle kent, fiziksel (doğal ve yapılı) çevre ile toplumsal ilişkilerin diyalektik ilişkisinden oluşan bir bütündür.
Dolayısıyla kenti, salt maddi bir yapı olarak görmek, onu kavramamızı, kente ilişkin günümüzde tartıştığımız, sorun yaşadığımız, çözüm aradığımız çok sayıda konuyu gereken biçimde ele alamamamıza neden olmaktadır. Öyleyse, kente ilişkin kavrayışımızı genişletmek, derinleştirmek ve bakışımızı değiştirerek, kentlerin geçmişten günümüze geçirdiği değişimi anlamak ve açıklamak önemlidir. Aynı zaman da da oluşan sorunlara çözüm üretmek elzemdir. Bir başka deyişle, kenti ve kentsel mekânı anlamak ve açıklamak, sorunlarına çözüm üretmek için, kentin gözle görülen fiziksel yapısını ve biçimlenişini üreten toplumsal ilişkileri ve yaşam biçimini anlamaya ihtiyaç vardır. Peki, kentsel mekâna ve bununla karşılıklı ilişki içinde şekillenen toplumun üretim ilişkileri ve kültürel özelliklerine dair bilgi nerede kayıtlıdır ya da nerede muhafaza edilmektedir? Sorusuna yanıt vermek için bilgiye ulaşmak gerekir. Bunun içinde, mekâna dayalı, mekâna referanslı bir bellek olan kentsel belleğe bakmaya ihtiyaç vardır.
Bellek, yaşananların, öğrenilenlerin ve bunların geçmişle ilişkisinin kayıtlı olduğu yerdir. Tek bir bireyin belleğindeki kayıtlara işaret eden bireysel belleğin yanı sıra, bireysel bellekle karşılıklı ilişki içinde biçimlenen ve ortak bir geçmişe işaret eden bir toplumsal bellek söz konusudur. İster bireysel, isterse toplumsal olsun, belleğin daima mekânsal bir boyutu vardır. Çünkü, mekân her türlü oluşumun ayrılmaz bir parçasıdır ve dolayısıyla, meydana gelen bir olayı anlamak için, olayın meydana geldiği mekanın bilinmesi gerekir. Zira kimi zaman mekân, o mekânda geçen olayın belirleyicisidir ve bellekteki kayıt doğrudan o mekânı işaret eder. Tam da bu nedenle, fiziksel çevrede yaşanan değişimler, belleğin de değişime uğramasına yol açar.
Ülkemiz kentlerin fiziksel çevrelerinde yaşanan söz konusu hızlı değişimin yarattığı pek çok sorunun temelinde bu değişimin etkisini görmek mümkündür. Ülkemizde, 1980’li yıllarda başlayan ve özellikle son yirmi yılda etkisi ve şiddeti artan kentsel sorunlar dikkate alındığında, kentlerin fiziksel yapısı ve kentsel bellek arasındaki ilişkinin ne denli önemli olduğu fazlasıyla görülmektedir. Bireyin ve bir toplum olarak kent halkının (semt halkının, mahallelinin), bireysel ve kentsel yaşamının mekânı olan her türlü yapılı çevre bileşeni, onun yaşamının önemli bir parçasıdır ve bu da kentlerin kimlik ve karakterini sürdürmesinde büyük önem taşıyan aidiyet duygusu ve sahip çıkma bilincini üretir. Dolayısıyla, yapılı (fiziksel) çevrede gerçekleşen her türlü değişim, bireyin ve bir bütün olarak kentlilerin, kendilerini bir yere (kente, semte, mahalleye, sokağa) ait hissetmesinde belirleyici olarak, o mekâna yani o yere sahip çıkma bilincini, isteğini ve sorumluluğunu doğrudan etkiler.
Demek oluyor ki, kentliler için kentsel bellek ve sürekliliğinin sağlanması, yaşadıkları yerle aidiyet bağı kurmaları ve böylece o yere sahip çıkmaları oldukça önem arz ediyor. Bu bağlamda yaşanabilir kentler ve nitelikli kentsel mekânlar üretmek üzere kentin planlanması, kentteki değişimin bu doğrultuda yönetilebilmesi için de kentsel belleğe ve buradaki bilgiye, kayıtlara gereksinim vardır. Şehir plancıları başta olmak üzere, mekânın biçimlendirilmesine yönelik çalışan tüm meslek insanlarının, yaşanabilir kentler ve nitelikli kentsel mekânlar üretmeyi hedefleyen her türlü eyleminin temelinde mekânı farklı boyutlarıyla anlamak yatar. Söz konusu disiplinlerin kentsel mekâna ilişkin eylemlerinde, gereksinimleri karşılamak ve sorunları çözmek için o mekânın, kent bütünündeki yerini, anlamını, işlevini, ilişkilerini anlamak temel gereksinimidir. Bunun için, fiziksel mekâna ilişkin araştırmalar ve analizler yapılır. Tam da bu noktada, meslek insanlarının, söz konusu araştırma ve analizleri anlamlandırmak amacıyla, mekânı üreten toplumsal ilişkiler ve yaşam kültürünü anlamak için bakacağı yer yine kentsel bellektir.
Kentsel bellekte kayıtlı bilgi, kentin planlanması aşamasında yapılan araştırma ve analizlerin anlamlandırılmasında, kentin gerçek ihtiyaçları ve sorunlarını çözmek için meslek insanlarına, gözle görünmeyen ancak mekânda gömülü olan bilgiyi sunacaktır. Böylece, kentsel mekânı biçimlendirecek kararlarda (her türlü mekânsal plan ve projede), o mekânın kentliler için taşıdığı anlam ve değerin dikkate alınması ve dolayısıyla üretilen plan ve projelerin, orada yaşayanlarca benimsenmesi gerekir.
Yerel Yöneticiler için Kentsel Belleğin önemine gelince;
Kentlerin, onu üreten toplumsal ilişkiler gibi daima değiştiği bir gerçektir. Bu doğrultuda kentsel belleğin de zaman içinde değişime uğraması kaçınılmazdır. Burada gözden kaçırılmaması gereken, kentsel mekândaki ve kentsel bellekteki değişimin nasıl yönetileceğidir. Bu da bize, mekânın doğasındaki “politik olma” durumunu hatırlatır. Dolayısıyla, kentsel bellek ve sürekliliği, kentliler ve kentsel mekânın biçimlendirilmesine yönelik çalışan meslek insanları kadar yerel yöneticiler için de büyük önem taşır. Kentlerin gelişimi ve geçirdikleri değişimin yönetilmesinde söz sahibi olan aktörlerden biri olan yerel yöneticiler, kentsel mekânı kavrayış ve ele alış biçimleri doğrultusunda, kimi zaman mekânı, şekillendirmek ve geçirdiği değişimi yönetmek üzere bir araç olarak kullanırken, kimi zaman da, kentin geçmişine saygılı bir geleceği kurgulamak, kentlilerin kente aidiyetini güçlendirecek ve sürdürecek mekânsal karar ve uygulamalar yapmak için kentsel bellekte kayıtlı bilgiden yararlanırlar. Bu doğrultuda yerel yönetimlerin; kentsel yaşamı oluşturan sosyal ilişkileri, bunun fiziksel mekândaki karşılıklarını, kentliler için kentsel mekânın bileşenlerinin, salt fiziki bir yapı olmanın ötesinde taşıdığı anlamları, toplumsal ortaklığın inşasında yapılı çevre ve bileşenlerinin ne anlama geldiğini öğrenmek için, ihtiyaç duyduğu bilgilere ulaşmada kentle ilgili bilgilerin kayıtlı olduğu kentsel belleğe ihtiyaç duyarlar.
Kentsel bellek için söz konusu bilgileri ise, kentte yaşayanlarla kente dair görüşmelerin kayıt altına alınması (kent yaşamına ve kentsel mekâna dair kentlilerin sözlü tanıklıkları ve anlatıların anı kitapları olarak oluşturulması), kente ve kentsel yaşama dair her türlü materyalin (arşiv kayıtları, fotoğraf, kartpostal, mektup, anı kitapları, haritalar, çizimler, gravürler, resimler, gezi kitapları vb. her türlü yazılı ve görsel belge) derlenerek kent arşivleri, anı evleri ve müzeler kurularak muhafazası altına alınması, kent belleğine ilişkin araştırmaların yapılması için Avrupa Birliği projelerinin gerçekleştirilmesi, kent belleğinin sürekliliğini sağlayacak söyleşiler ve toplantıların düzenlenmesi, kentsel belleğin, aidiyet duygusunun ve sahip çıkma bilincinin güçlendirilmesi için açılan sergiler ve yarışmaların yapılması sonucu edinilen kent bilgileridir. Söz konusu bilgilerin elde edilmesi ve kent belleğini oluşma faaliyetleri kente hizmet veren belediyelerin sorumluluğundadır. Çünkü kentsel bellek aynı zamanda belediye belleği ile eş anlamlıdır.
Elbette, tarihsel süreç içinde, kente kimlik ve karakter kazandırmış yapılı çevre öğelerinin, kentsel ve toplumsal yaşamdaki birikimler ve karşılık geldiği değerler kümesini korumak ve sürdürmek, ister tek bir ağaç, isterse bir yapı bütünü ya da toptan bir sokak, mahalle olsun, toplumsal olarak üretilmiş ortak bir geçmişi simgeleyen, hiçbir ayrım olmaksızın mekânı ortaklaştıran, kentsel belleği üreten ve dolayısıyla orada yaşayanlar için bir kentlilik, aidiyet ve sahiplenme duygusu yaratan her türlü yapılı çevre öğesinin devamlılığını ve dolayısıyla kentsel belleğin sürekliliğini sağlamak için herkesin yapabileceği bir şey mutlaka vardır. Ancak söz konusu sürekliliğin sağlanmasında kentte yaşayanlardan ziyade, kentsel mekânın üretilmesinde, biçimlendirilmesinde etkili olan meslek insanlarının ve de en çok yerel yöneticilerin sorumluluğu vardır.
Özellikle, değişimin çok hızlı yaşandığı ülkemiz kentlerinde, nitelikli kentsel mekânlar ve yapıların kaybolup gitmemesi, kültürel ve tarihi değer taşıyan kentsel alanların ve işlevlerinin sürekliliğin sağlanabilmesi ve belki de en önemlisi kentliler tarafından sahip çıkılması için, kentsel belleğin güçlendirilmesine, sürekliliğinin sağlanmasına ve kayıt altına alınmasına gereksinim giderek artmaktadır. Bunun için de, özellikle yerel yönetimlerin, düzenli ve sürekli kentsel bellek çalışmaları yapmaları ve yapılmasını teşvik etmeleri büyük önem taşımakta, kentsel belleğin korunması ve sürdürülmesi kent ve kentlilere karşı önemli bir sorumluluk olarak belirmektedir.
Sonuç olarak önümüzde ki 31 Mart 2024 yerel seçimlerde Edirne’ye hizmet için seçilecek olan başkan ve yol arkadaşlarından öncelikli yapacakları faaliyetler arasında Edirne Belleğini önemsemeleri ve sürekliliğini sağlamaları Edirne’miz için oldukça fayda sağlayacak olmasıdır.

CEMİLE ÖZEKER

3
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BELEDİYELER KENTSEL BELLEK OLUŞTURMA ve MUHAFAZA HİZMETİNDEN SORUMLUDUR

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin