Futbol akademik gelişimini sürdürdükçe, takımlar da bu düzen içerisinde kalabilmek için, yöneticilik pozisyonlarını da yeşil saha emeklileri ile doldurmayı tercih edebiliyor. Bu durumu organizasyon kültürünün tanınması üzerinden yorumlayabildiğimiz gibi, birlikte çalışma esnasında fark edilen meziyetlerden ötürü olduğunu da öne sürebilmek mümkün.
Malum ülkemizde de takımlar sıklıkla bu yönteme başvurunca, Emre Belözoğlu’nun yeni görevi ile birlikte ben de sizler için bu konuyu arşınlamak istedim. Ülkemizde Fatih Terim, Tayfur Havutçu, Aykut Kocaman gibi öncülerinin olduğu bu durumun, Dünya Futbolundaki ardıllarını da sizler için derledim.
Diego Simeone
Bu ekolün önemli isimlerinden Diego ‘Cholo’ Simeone, Atletico Madrid teknik direktörlüğü görevini üstlendiği ilk sezonu 11/12 de UEFA Kupasını kazanarak, ilerisi için ne denli büyük potansiyele sahip olduğunu gözler önüne sermişti. Halen devam eden görevinde ise, 13/14 sezonu şampiyonluğu ve 17/18 sezonunda tekrar ettiği UEFA Kupası zaferi ile kulüp efsaneleri arasındaki yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor.
Teknik direktörlüğe Real Madrid Castilla takımında başlayan Zidane, yardımcılığını üstlendiği Ancelotti dönemi sonrası, 2016 yılında Real Madrid kenar yönetimini devraldı. 31 Mayıs 2018’deki istifasına kadar süren süreçte 3 defa üst üste Şampiyonlar Ligi kupasını kazanan Zidane, Teknik adamlık kariyerine de en az futbolculuğu kadar şanlı bir başlangıca imza atmıştı. Geçtiğimiz sezon tekrardan göreve gelen Zidane, şimdiden tarihe geçen Şampiyonlar Ligi performansları ile ismi uzun süre futbol tarihinin zirvesinde tutacağı izlenimini vermekte.
Modern futbolun zirve ismi; Pep Guardiola. Rinus Michels, Johan Cruyff ekolünü 2000’ler futboluna taşıyan isim olarak anıyoruz bugün. Bu övgülere mazhar olmasını sağlayan süreç ise 1991’den 2001’e kadar formasını giydiği Barcelona’da teknik direktör olarak başardıkları sayesinde. Kulüp tarihinden öğrendiklerini günümüz futboluna uygulayan Pep, jenerasyonumuzun unutulmaz Barcelona erasının mimarı.
Bielsa tedrisatından geçen usta teknik adamlardan Pocchettino, ismini duyurduğu Espanyol kariyeri sonrasında formasını terlettiği bir başka kulüp olan Paris St.Germain ile anlaştı. Tottenham son dönemlerdeki başarılı çıkışının mimarlarından olan Pocchettino, Şampiyonlar Ligi finaline ulaşmasını takip eden sezon kamu oyu beklentisinin aksine başarısız bir dönem ile görevine son verilmişti. O günden bu yana zirve takımların her antrenörsüz döneminde adı geçen başarılı teknik adam, futbolculuk dönemi tercihini tekrar edenler kervanına katılarak, terlettiği formanın başarısı için strateji geliştirenlerin arasına katıldı.
Futbolun yalnızca sahada kazanılmadığı ve sosyolojik birçok etmeninde başarının arka planında oldukça önemli yer tuttuğu günümüzün mutlak kabulü. Bu süreçte takımlar sıkça, camia içerisinden yetişen isimlere yer vermekte bizlerde başarılı örneklerini severek takip etmekteyiz.
Henüz takımlarında misyonları devam eden Mikel Arteta ve Hansi Flick gibi örnekler de sürecin ilerisine ışık tutmakta. ligimizde mevcut süreçte Beşiktaş taraftarının ümitlerini yeşerten Sergen Yalçın ve Fenerbahçe kulübünün kötü geçen sezonlarının geride kalması için geleceğini emanet ettiği Erol Bulut da bu ekolün futbolumuzdaki mevcut temsilcileri. Hatta akabinde göreve gelen Emre Belözoğlu da.
Peki sahalarda hala daha genç isimlere yer vermekte tereddüt eden takımlarımızın, takım yönetimi için kağıt üzerinde genç ve deneyimsiz görünen bu isimlere emanet edilmesini sizler nasıl karşılarsınız?
Önümüzdeki hafta detaylı bir incelemesini düşünüyorum bu konunun.
Şimdilik sağlıklı haftalar dilerim.
Koralp SELÇUK
Yorumlar kapalı.