Bilindiği üzere 2011 yılı 11 Mayıs’ta, ülkemizin de taraf olduğu (ilk imzayı atan) İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından da imzalanan uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Söz konusu sözleşme, İnsan Ticaretinin, çocuklara karşı işlenen cinsel istismarların, kadınlara yönelik işlenen cinsel (taciz-tecavüz) saldırıların, şiddet, cinayet, ölümlerin önlenmesini ve devamında da çocuk ve kadınların korunmasına İlişkin önlemlerin alınması için yaptırımların hayata geçirilmesi konusunda tavsiye kararlarını içermektedir.
İstanbul Sözleşmesine müdahil olan Avrupa Konseyininİstanbul Sözleşmesi’ne üye olan devletlere gönderdiği; Kadınların şiddete karşı korunmasına ilişkin Rec(2002)5 sayılı Tavsiye Kararı, toplumsal cinsiyet standartları ve mekanizmalarına ilişkin CM/Rec(2007)17 sayılı Tavsiye Kararı, kadın ve erkeklerin çatışmayı önleme ve sona erdirme ve barışı oluşturmadaki rolüne ilişkin CM/Rec(2010)10 sayılı Tavsiye Kararı ve ilgili diğer tavsiye kararlar ile birlikte, kadına karşı şiddet konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin giderek genişleyen içtihat hukukunda da önemli standartlar oluşturulduğunun önemini de vurgulamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihat hukukunda; Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi (1966), Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi (1966), Kadına Karşı Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (“CEDAW”, 1979) ve İhtiyari Protokolünün yanı sıra CEDAW Komitesinin kadınlara karşı şiddete ilişkin 19 No.lu Genel Tavsiye Kararı, Çocuk Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (1989) ve İhtiyari Protokolleri (2000) ve Engellilerin Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (2006), Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Anlaşması (2002), özellikle sivil şahısların harp zamanında korunmasıyla ilgili Cenevre Sözleşmesi (IV) ve sözleşmenin ilgili I ve II no.lu Ek Protokolleri ve uluslararası insani haklarının temel ilkeleri yer almakta ve tüm bunların ışığında;
– Silahlı çatışmalarda sivil halkı ve özellikle de kadınları yaygın veya sistematik ırza geçme ve cinsel şiddet şeklinde etkileyen, devam edegelen insan hakları ihlallerinin mevcudiyetinin ve gerek çatışmalar esnasında gerekse çatışmalardan sonra toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artma potansiyelinin bilincinde olarak,
İşte bundan dolayı 1 gece yarısı tek adamın isteği ile (biliyoruz ki uluslararası sözleşmelerin kabulü de reddi de Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir) kaldırılması istenen İstanbul Sözleşmesinden asla vaz geçmiyoruz. Geçmeyeceğiz…!
Verilen karardan dönülmesi için mücadelemiz devam edecektir.
Cemile ÖZEKER
Yorumlar kapalı.