featured

“Su Krizi Bizi Endişelendiriyor”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Edirne Çevre Gönüllüleri olarak uzun yıllardan beri 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada,”Trakya bölgesinde yürütülen ağır sanayi faaliyetleri, tarımda özellikle de çeltik üretiminde denetimsiz ve bilinçsiz su tüketimi ise su varlıklarının tükenmesine ve kuraklığa neden olurken, gıda güvenliğini de tehdit etmeye başladı bile. Yeraltı sularının kuraklık nedeniyle azalması, tarım ilaçlarının yaygın kullanımı, endüstriyel tarımdan vazgeçilmediği sürece bir süre sonra Trakya topraklarından verim almak mümkün olmayacak.” dedi.

Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren, 22 Mart Dünya Su Günü’nde Trakya bölgesindeki ağır sanayi faliyetleri sırasında tarımda, yeraltı sularında tehlike beklediğini söyledi.

Eren açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Yaptığımız etkinliklerde bilim insanlarının gelecekteki susuzluk endişelerini kamuoyuyla hep paylaştık. Su krizi son yıllarda hepimizin gündelik endişeleri arasında ilk sıralarda yerini almaya başladı. Sıcaklıkların mevsim normallerinin çok üstünde ve yağışların son 12 yılın epey gerisinde kalması, tahıl üretiminde rekoltenin düşmesi gıdaya erişim endişesini de beraberinde getiriyor.

Trakya bölgesinde yürütülen ağır sanayi faaliyetleri, tarımda özellikle de çeltik üretiminde denetimsiz ve bilinçsiz su tüketimi ise su varlıklarının tükenmesine ve kuraklığa neden olurken, gıda güvenliğini de tehdit etmeye başladı bile. Yeraltı sularının kuraklık nedeniyle azalması, tarım ilaçlarının yaygın kullanımı, endüstriyel tarımdan vazgeçilmediği sürece bir süre sonra Trakya topraklarından verim almak mümkün olmayacak.

Gelecek nesillere nitelikli içme suyu kaynakları bırakabilmek için yeraltı su kaynaklarının sadece içme suyu amacıyla kullanılması sağlanmalıdır. Trakya’nın yerüstü sularının İstanbul ve çevresi sanayi bölgesine taşınmasına son verilmelidir. Zaten su fakiri olan bölgemiz yağışların azalmasıyla yeraltı ve yüzey suları açısından riskli bir durumda. Vatandaş olarak bile gözümüz Kayalı ve Süloğlu barajlarındaki su seviyelerinde. ‘Kaç aylık suyumuz kaldı?’ endişesindeyiz.

DSİ ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün izinleriyle üzerine taş ocakları açılan meralarımız ve yakınlarındaki su kaynaklarımız hesapsızca heba edilmekte, bağırarak gelen su, gıda ve iklim krizinin üzerine tuz biber ekilmeye devam edilmektedir. Kentimizin değerli üç nehri, beton santralleri, binlerce ton kum çıkarma faaliyetleri ve Arşimet süslü adıyla aslında bir HES olan dünyada adı sanı olmayan ilkel nehir inşaatlarıyla nehir içi ve çevresi canlılığı bozularak kirletilmektedir. Üstelik uzman ve bilirkişilerin bu tesis konusunda sel felaketi olacağı yönünde sık sık endişelerini dile getirmelerine rağmen. Bu üç nehir, kentimizin önemli su kaynaklarıdır ve amasız korunmalıdır.

Halkın karşı çıkmasına rağmen birkaç yıl önce Meriç nehri kıyısına yapılan seddelerin yeni projeler gereği kırılmaya başlandığını görüyoruz. Hem maddi, hem de çevre zararı oluşturan bu uygulamalarda, hangi üstün kamu ve doğa yararı olduğunu bilim insanlarına danışmadan apar topar ihalelerle sürdürülmesini EÇGD ve diğer STÖ’lerle resmi itirazlarımızı yapmış olarak endişeyle izlemekteyiz.

2015 ‘te STÖ’leri ve meslek odalarıyla ‘Çeşmeden Su İçmek İstiyoruz Sempozyumu’ yapmıştık. ‘Şebeke suyunun kalitesini arttırmak ve musluktan akan suyu içilebilir kılmak yerel yönetimlerin en önemli görevleri arasındadır’ demiştik. Aradan geçen 8 yıl sonunda hâlâ damacana ve arıtma cihazlarına muhtacız ve bu bütçelerimize ciddi yük olmaktadır. Kimyasal ve biyolojik parametre verilerinin eksiksiz olarak analiz sonuçlarında yer alması halkın şebeke suyuna olan güvenini arttıracaktır. Pet şişelerin yaygın kullanımının yol açtığı çevre kirliliği de unutulmamalıdır.

Ekolojik yıkımın gelecek dönem içerisinde de mevcut, mutlak kâr amaçlı, kamu değil şirket yararlı politikalar ile devam edeceğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz. Odağına doğa ve insanı alan anlayışın ancak su varlıklarının tüm canlıların ortak kullanımına geri verilmesi ile hayata geçeceğini de biliyoruz. Sulak alanların yok olduğu bir ülkenin susuz kalacağını, susuz bir ülkenin de açlığa doğru hızla sürükleneceğinin farkında olarak yetkilileri uyarıyoruz. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza zarar verecek projelerden uzak durunuz. Bilim insanlarına, STÖ’lere ve meslek odalarına danışınız. Bu dünyayı korumak hepimizin sorumluluğunda.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“Su Krizi Bizi Endişelendiriyor”

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin